Daha çok yazabilirim ama yetmiyor yazılanlar.Benim güzel Ada'm.. Bu çirkinliklerle boğuşuyor.Olaysız gün geçmiyor.Ulusal medyaya haber olup duruyoruz.
Şimdi yine bir olay..
KADINA ŞİDDET 'le gündemdeyiz. Hırsızlıkların, rantın, rüşvetin yanına şimdide kadına şiddet eklendi. Ne yaman bir çelişkidir ki bu eylemlerin baş aktörleri hukuk insanları. Adaletin sağlanmasında önemli rol oynayan Hukuk insanları.
Peki bizler kime güveneceğiz?
Kadın yasalarını erkeklerin koyduğu ve bu yasaları yine hukuk insanları olan erkeklerin bozduğu bu düzende bizler, biz kadınlar kime güveneceğiz.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim kadının en büyük düşmanı yine kadın.
Yakın dönemde bir seçim yaşadık. Yazılar yazdık, eleştirdik, tepkilerimizi dile getirdik.. 8 martta meydanlarda boş gösteriler yaptık mor şemsiyeler altında.
Kadın adaylara bırakın desteği ilk kadınlar köstek oldu. Yeri geldi iğrenç, ahlaksız ve iftiralarla başkan eşlerine bile saldırdılar. Sevmeyebilirsiniz, desteklemeyebilirsiniz ama bu duygularla O'nların sadece eşi, karısı oldukları için tu kaka yapamazsınız, ahlaksızca belden aşağı vuramazsınız. Ben yazdığım yazılarda buna hep dikkat ettim. Sevmek zorunda olmadığım, ama saygı duyduğum ve her şeyden önce İNSAN olarak gördüğüm hiç bir kadına, eşe olumsuz bir harf yazmadım. Yazmam.
Son zamanlarda sosyal medyada okuduğum, şehrimizde gördüğüm yaşanan bazı olaylara da kayıtsız kalmak istemiyorum. Hele hele bu Kadına Şiddetse.
Asla ve asla mantıklı, geçerli bir sebebi olamaz bu şiddetin.
2 yıl önce sevgili yeğenim Beril'im böyle bir erkek teröründen hayatını kaybetti. O'nu hayattan koparan gayet eğitimli, mimar ve orkestra şefi enstrüman çalan biriydi. Adına İnsan bile diyemeyeceğim bir yaratıktı.
Sonuçta kadına şiddetin cahillikle, eğitimsizlikle ilgisi olmadığını acı bir şekilde gördük.
Kuşadamızda da son günlerde adamızdan iki ayrı kadına yapılan şiddetinde cahillikle alakası olmadığını görüyoruz.
Şiddet uygulanan bir kadın, bir anne, bir evlat, bir arkadaş ama her şeyden önce bir İNSAN.
Şiddet eylemini yapansa eğitimli, belli bir mevki ve konumda olan bir erkekler.
Yani yine gördük ki kadına şiddetin eğitimle, kültürle hiç bir alakası yok. Bu sadece ERKEK TERÖRÜ.
Bu 2. Vaka. Belki 22. Ama belki öteki olaylar aile içinde yaşanıyor ve afişe edilmiyor.
Üzülerek izliyorum ki!
Herkes özellikle işin siyasi boyutunun şovunda. Herkes bu olaylardan nemalanma derdinde, bir çok basın mensubu flaş haber modunda..
Hiç kimse de, hiç bir STK da çıkıp demiyor ki!
"Bir kadın, bir insan şiddete uğradı.Mağdur edildi. Durun artık"
Maalesef ki herkese reklamlar gibi geliyor, ve kadının kadına destek olması gerekirken ilk taşı kadınlar atıyor o mağdur kadına. Nerdesiniz kadın hukukçular, avukatlar Nerdesiniz?
İstanbul Sözleşmesi yaşatır diye pankart açıp şov yapan kadınlar? Nerdesiniz?
Ben kendi adıma
BURDAYIM.
Elimden daha doğrusu kalemimle buradayım. Belki hukuksal olarak prosedürleri bilmiyorum çünkü HUKUKÇU değilim, ama en azından denize atılan bir taş misali nasıl genişlerse suyun dalgası ben kendi adıma yapabileceklerimle yazımla, kalemimle bir nebze olsun destek olacaksam ne mutlu derim kendime.
Kadınlıktan önce İnsanım çünkü.
Tabi ki bu olayın detaylarını ve gidişatını sizlerle paylaşacağım.Mağdur olan o insanın(Kadın) her koşulda arkasında değil yanında olacağım. Belki bir gün o mağdur ben olabilirim düşüncesiyle susmayacağım, sessiz kalınmasına da gönlüm razı değil.
Unutmayalım ki... Bizler sarı öküzü Güldünya'nın ölümüyle verdik zaten, Beril'imin ölümüyle sadece alıştırılmış olduğumuzu anladım. Alıştırıldık...
Kadının dövülmesine, öldürülmesine, bıçaklanmasına,
Alıştırıldık...
Çocuklara tecavüz edilmesine, evlendirilmesine.
Alıştırldık...
Hayvanlara, doğaya katliam yapılmasına....
Ben susmak ve alışmak istemiyorum.
Her ne sebeple olursa olsun KADINA YAPILAN ŞİDDETE seyirci kalmak istemiyorum. Eylemi kim yaparsa yapsın adaletin işlemesini istiyorum.
Kuşadalı kadınların mor şemsiyelerin altında, basın açıklaması yaparken söylediklerinin arkasında durmalarını istiyorum.
Ben bu İNSANIN yanında olup, sonuna kadar susmayacağıma kendime söz verdim.. Bunu da geleceğin kadını olacak torunum ADA'ya da borçluyum, Güldünya'ya borçluyum...
En azından kalemim bunun içinde yazacak.
Bir gün ulusal haberde "Kuşadası 'nda erkek teröründen dolayı bir kadın daha öldürüldü" haberine güzel şehrim manşet olmasın.. Bir de bu haberle anılmasın güzel ADA' m.
Sizler burada mısınız?
Kuşadası burada mı?
Saygılarımla
13 /Ağustos/2024
Alev Alev Yanıyor Kadınlar
“Çiçek bile olsa,/ taşıdığı bir ağırlığı olmamalı / sırtlarında kadınlarımızın./ Hele de bir başkasının yükü, asla !../ Tarlada ırgat, kan ter içinde,/ Fabrikalarda mavi yaka,/ Sofrada aş, ekmek oldular, katık oldular, / Yatakta avrat,/ saçları süpürge... /Kayıplarını arıyorlar hala bir çok ana, bu coğrafyada, /Kapıları açık öldüler.. Narin ince nasırlı ellleriyle. /Oynatıldılar zil takıp dağ sofralarında. / Meze oldular anlık.. istatistik oldular bültenlere / Zor oldular sınanan, her gün, her gün biteviye/ Hala kırılıyorlar sokaklarda / Hala tutan yok ellerinden. / Bağrış, çağrış, nümayişler, gözler kör, kulaklar sağır, yaşamları ağır,/ Bağır, bağır, bağıralım birlikte….”
yeşim/ağus 13
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeşim Akıncı
KADIN (İNSAN) DIR.
Çürümüşlük
Kirlenmişlik
Vicdansızlık
Egolar
Hırslar
Kadına şiddet
....
....
Daha çok yazabilirim ama yetmiyor yazılanlar.Benim güzel Ada'm.. Bu çirkinliklerle boğuşuyor.Olaysız gün geçmiyor.Ulusal medyaya haber olup duruyoruz.
Şimdi yine bir olay..
KADINA ŞİDDET 'le gündemdeyiz. Hırsızlıkların, rantın, rüşvetin yanına şimdide kadına şiddet eklendi. Ne yaman bir çelişkidir ki bu eylemlerin baş aktörleri hukuk insanları. Adaletin sağlanmasında önemli rol oynayan Hukuk insanları.
Peki bizler kime güveneceğiz?
Kadın yasalarını erkeklerin koyduğu ve bu yasaları yine hukuk insanları olan erkeklerin bozduğu bu düzende bizler, biz kadınlar kime güveneceğiz.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim kadının en büyük düşmanı yine kadın.
Yakın dönemde bir seçim yaşadık. Yazılar yazdık, eleştirdik, tepkilerimizi dile getirdik.. 8 martta meydanlarda boş gösteriler yaptık mor şemsiyeler altında.
Kadın adaylara bırakın desteği ilk kadınlar köstek oldu. Yeri geldi iğrenç, ahlaksız ve iftiralarla başkan eşlerine bile saldırdılar. Sevmeyebilirsiniz, desteklemeyebilirsiniz ama bu duygularla O'nların sadece eşi, karısı oldukları için tu kaka yapamazsınız, ahlaksızca belden aşağı vuramazsınız. Ben yazdığım yazılarda buna hep dikkat ettim. Sevmek zorunda olmadığım, ama saygı duyduğum ve her şeyden önce İNSAN olarak gördüğüm hiç bir kadına, eşe olumsuz bir harf yazmadım. Yazmam.
Son zamanlarda sosyal medyada okuduğum, şehrimizde gördüğüm yaşanan bazı olaylara da kayıtsız kalmak istemiyorum. Hele hele bu Kadına Şiddetse.
Asla ve asla mantıklı, geçerli bir sebebi olamaz bu şiddetin.
2 yıl önce sevgili yeğenim Beril'im böyle bir erkek teröründen hayatını kaybetti. O'nu hayattan koparan gayet eğitimli, mimar ve orkestra şefi enstrüman çalan biriydi. Adına İnsan bile diyemeyeceğim bir yaratıktı.
Sonuçta kadına şiddetin cahillikle, eğitimsizlikle ilgisi olmadığını acı bir şekilde gördük.
Kuşadamızda da son günlerde adamızdan iki ayrı kadına yapılan şiddetinde cahillikle alakası olmadığını görüyoruz.
Şiddet uygulanan bir kadın, bir anne, bir evlat, bir arkadaş ama her şeyden önce bir İNSAN.
Şiddet eylemini yapansa eğitimli, belli bir mevki ve konumda olan bir erkekler.
Yani yine gördük ki kadına şiddetin eğitimle, kültürle hiç bir alakası yok. Bu sadece ERKEK TERÖRÜ.
Bu 2. Vaka. Belki 22. Ama belki öteki olaylar aile içinde yaşanıyor ve afişe edilmiyor.
Üzülerek izliyorum ki!
Herkes özellikle işin siyasi boyutunun şovunda. Herkes bu olaylardan nemalanma derdinde, bir çok basın mensubu flaş haber modunda..
Hiç kimse de, hiç bir STK da çıkıp demiyor ki!
"Bir kadın, bir insan şiddete uğradı.Mağdur edildi. Durun artık"
Maalesef ki herkese reklamlar gibi geliyor, ve kadının kadına destek olması gerekirken ilk taşı kadınlar atıyor o mağdur kadına. Nerdesiniz kadın hukukçular, avukatlar Nerdesiniz?
İstanbul Sözleşmesi yaşatır diye pankart açıp şov yapan kadınlar? Nerdesiniz?
Ben kendi adıma
BURDAYIM.
Elimden daha doğrusu kalemimle buradayım. Belki hukuksal olarak prosedürleri bilmiyorum çünkü HUKUKÇU değilim, ama en azından denize atılan bir taş misali nasıl genişlerse suyun dalgası ben kendi adıma yapabileceklerimle yazımla, kalemimle bir nebze olsun destek olacaksam ne mutlu derim kendime.
Kadınlıktan önce İnsanım çünkü.
Tabi ki bu olayın detaylarını ve gidişatını sizlerle paylaşacağım.Mağdur olan o insanın(Kadın) her koşulda arkasında değil yanında olacağım. Belki bir gün o mağdur ben olabilirim düşüncesiyle susmayacağım, sessiz kalınmasına da gönlüm razı değil.
Unutmayalım ki... Bizler sarı öküzü Güldünya'nın ölümüyle verdik zaten, Beril'imin ölümüyle sadece alıştırılmış olduğumuzu anladım. Alıştırıldık...
Kadının dövülmesine, öldürülmesine, bıçaklanmasına,
Alıştırıldık...
Çocuklara tecavüz edilmesine, evlendirilmesine.
Alıştırldık...
Hayvanlara, doğaya katliam yapılmasına....
Ben susmak ve alışmak istemiyorum.
Her ne sebeple olursa olsun KADINA YAPILAN ŞİDDETE seyirci kalmak istemiyorum. Eylemi kim yaparsa yapsın adaletin işlemesini istiyorum.
Kuşadalı kadınların mor şemsiyelerin altında, basın açıklaması yaparken söylediklerinin arkasında durmalarını istiyorum.
Ben bu İNSANIN yanında olup, sonuna kadar susmayacağıma kendime söz verdim.. Bunu da geleceğin kadını olacak torunum ADA'ya da borçluyum, Güldünya'ya borçluyum...
En azından kalemim bunun içinde yazacak.
Bir gün ulusal haberde "Kuşadası 'nda erkek teröründen dolayı bir kadın daha öldürüldü" haberine güzel şehrim manşet olmasın.. Bir de bu haberle anılmasın güzel ADA' m.
Sizler burada mısınız?
Kuşadası burada mı?
Saygılarımla
13 /Ağustos/2024
Alev Alev Yanıyor Kadınlar
“Çiçek bile olsa,/ taşıdığı bir ağırlığı olmamalı / sırtlarında kadınlarımızın./ Hele de bir başkasının yükü, asla !../ Tarlada ırgat, kan ter içinde,/ Fabrikalarda mavi yaka,/ Sofrada aş, ekmek oldular, katık oldular, / Yatakta avrat,/ saçları süpürge... /Kayıplarını arıyorlar hala bir çok ana, bu coğrafyada, /Kapıları açık öldüler.. Narin ince nasırlı ellleriyle. /Oynatıldılar zil takıp dağ sofralarında. / Meze oldular anlık.. istatistik oldular bültenlere / Zor oldular sınanan, her gün, her gün biteviye/ Hala kırılıyorlar sokaklarda / Hala tutan yok ellerinden. / Bağrış, çağrış, nümayişler, gözler kör, kulaklar sağır, yaşamları ağır,/ Bağır, bağır, bağıralım birlikte….”
yeşim/ağus 13