2019 Yılından bu yana yerel siyasetten uzak durmaya, mümkün olduğunca yerelde yaşananlara müdahale etmemeye çalıştım. Sadece notlarımı aldım, belgeleri arşivledim. Son günlerde ise ısrarlı tahrikler sonucu tekrar Kuşadası’ndaki girdabın içine çekildim.

Bir çok arkadaşım, tanıyanlar geçen 5.5 yılda neden suskun kaldığımı sordu. Dürüst davranarak “Kuşadası seçmen yüzünden” diyorum.

2019 Seçimleri öncesi CHP’nin adayı Ömer Günel’in seçilmemesi için çok mücadele verdim.

Benim safım çocuklarımı büyüttüğüm, ekmeğini yediğim Kuşadası’nın yanıdır dedim.

Yıllardır tanıdığım, kişiliğini bildiğim Ömer Günel’i, etrafında bir araya gelen neredeyse tamamı şaibeli isimleri seçmene anlatmaya çalıştım.

Ömer Günel ve hepsi bir birinden profesyonel ekibi seçilirse Kuşadası’nın tarihinde görülmemiş bir tahribat ve talan yaşanacağına inanıyorum dedim.

Yetmedi,

Eğer Günel’i seçerseniz, geçmişte rant, mafya, talan, hırsızlık dönemleriyle anılan eski başkanlara, “bizi kurtar” diye koşacaksınız dedim.

Seçime birkaç gün kala, “Eğer kazanırsa vay Kuşadası’nın haline, Martın sonu bahar değil, beş yıl sürecek kara kış olacak” diye yazdım.

16 Mart günü, Eğer Ömer Günel seçimi kazanırsa vay Kuşadası’nın haline..Zira Ömer Günel büyük bir kinle gelmeye çalışıyor. Kimseyi dinlemeyecek, kimseyle tartışmayacak, en küçük sesi, en küçük eleştiriyi boğmaya çalışacak. Öyle bir durumda hiçbir meslek grubu veya kişinin, en önemlisi Kuşadası’nın kurtuluşu yok. Bu kent ağır bir bedel ödeyecek. Ve o bedeli hepimiz birlikte omuzlayacağız, tabi kaldırabilirsek. Aman ha! Diye seslendim. Kime hangi adaya o verirseniz verin ama Ömer Günel’e oy vermeyin dedim.

Bu günkü gibi tehdit edildim, iftiralara uğradım, FETÖ taktikli kumpasların hedefi oldum.

Yazdıklarımın hiç birini silmedim, sosyal medya hesabımdan kaldırmadım. Hepsi duruyor.

Peki bu kadar uyardığım, bilinçli, çağdaş, sosyal demokrat dediğim Kuşadası seçmeni ne yaptı?

Ömer Günel’i yüzde 57.5 oyla seçti.

AKP veya CHP’li seçmenin arasında bir fark olmadığını o zaman anladım. Partisinin aday gösterdiği isim ne kadar kötü ve şaibeli olursa olsun, sorgulamadan gidip oyunu veriyor.

O günden sonra bir karar aldım..

Seçmenin tercihine verdiği oylara saygı duydum.

Madem seçtiniz, madem layık olduğumuz ekip bu dediniz, benim söyleyecek hiçbir şeyim kalmadı dedim. Kenara çekilerek, gelişmeleri izledim.

Seçilen Ömer Günel, beni şaşırtmadı.

Dediğim gibi de oldu. Büyük bir kinle geldi, kimseyi dinlemedi, tartışmadı, en küçük sesi, en küçük eleştiriyi boğmaya çalıştı. Tüm meslek gruplarına, sivil toplum örgütlerine el attı. Bileklerini bükemediği bir ikisi dışında tamamının yönetimini yandaşlarından oluşturarak pasifize etti.

Önceki belediye başkanlarının izlerini tüm kentten silmeye başladı, onların yaptığı her şeyi yıkarak yerine yeni projelerle yandaşlara rant yarattı.

Belediye’de liyakatı değil, koşulsuz itaatı temel kural yaptı. Etrafındaki şaibeli isimlerin sayısını arttırdı.

Yetmedi, Kuşadası’nın tarihinde görülmemiş bir tahribat ve talan yaşatan icraatlara imza attı. Kuşadası tarihinin en büyük betonlaşmasıyla, belediye mülklerini parsel parsel satışıyla, yandaşları hızla kalkınırken, personelinin maaşını bile ödeyemeyecek hale gelen belediye başkanı oldu.

Etrafındaki yalaka ordusu; sindirme, tehdit, şantaj itibarsızlaştırma konusunda uzman DBÖ elemanları ile kayıt dışı para aktardığı gazetecilerin “En büyük başkan bizim başkan” sloganlarına inanarak öz güven katsayısını arttırdı, insanlara tepeden bakmaya çalıştı.

Kısacası beş yıl önce yaptığım tanımlamalara harfi harfine uyan bir profil sergiledi.

2024 Seçimlerinde partisi bir daha aday göstermez diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Sonucun 5 yıl öncesi gibi olacağını tahmin ettiğim için yine izlemeyi tercih ettim.

Türkiye genelinde CHP’nin yaptığı oy patlamasının aksine, CHP’nin kalesi Kuşadası’nda neredeyse kıl payı seçildi.

Ders alması, seçmenin mesajını iyi okuması gerekirken önceki 5 yıldaki tutumumu devam ettirdi.

Yine izlemekle yetindim.

Ta ki birkaç gün öncesine kadar. Alışkın olmadıkları için yaptığım küçük bir eleştiri ve ironiyi kan davasına dönüştüren Derin Belediye Örgütü’nün sahte hesap trolleri,paralı askerleri sınırı aşınca, o kadar da değil, kendinize gelin dedim.

Ve kara kaplı defteri açtım..

İşte bu güne kadar neden sustuğum ve bu gün neden konuştuğumun özeti bu..

Sağlıkla kalın.