Pazaryeri vurgunu

(Haber Yorum)

            İşte “Sadece Kuşadası’nda olur” dedirten bir uygulama daha. Eski yerinden “fazla pazarcı  var, sayısını azaltacağız” gerekçesiyle şimdiki yerine alınan pazaryerinde 200 kişinin belediyeye tek kuruş ödemeden, belediye de kaydı bulunmadan pazarcılık yaptığı ortaya çıktı.

            Bu gün belediye meclisi yapıldı. Mecliste pazaryerleriyle ilgili fiyat tarifeleri tartışıldı. Oturumu yöneten Belediye Başkan Vekili Ahmet Kireç, gayet olağan bir durummuş gibi “Pazaryerinde 200 kişinin adını sildik. Hiç birinin Belediye de tahakkuku bile yoktu” açıklamasını yaptı.

            Bu cümle Pazar yerinde bir vurgunun itirafıdır. Kimin yaptığını, nasıl yaptığını bilemiyoruz; ancak Pazar yerinde gözden kaçan birkaç kişi değil, tam 200 kişi kayıtlarda görünmeden pazarcılık yapıyorsa açık seçik bir vurgun var. Ve doğal olarak bu vurguna göz yumarak, görmeyerek, nemalanarak ortak olanlar var.

            Şimdi akıllara hemen sorular geliyor..

            O, 200 pazarcı her hafta gelip tezgah açtığında belediye zabıtaları ne yapıyordu?

            Pazar yerinden sorumlu meclis üyeleri neredeydi?

            Belediye Başkanı pazaryerini neden hiç sorgulamadı, gezmedi; gezdiyse nasıl fark etmedi?

            Bu pazarcılar kendilerine göz yumulsun diye birilerine ödeme yaptı mı, kime ne kadar ödedi?

            Pazar yerinde tezgah açan toplam sayının üçte birini oluşturan bu sayıdaki insan ve tezgah gözden nasıl kaçtı?

            Ve en önemlisi bunun adı vurgun değilse ne?

            Kuşadası kaderine terk edilmiş, sahipsiz bırakılmış. Bu soruları sorması; kamu adına, devlet adına, hukuk adına bir şeyler yapması gerekenler suskun, uzaktan seyrediyor. Dileyen dilediğini yapıyor ve ne yazık ki yanına kar kalıyor. Başkan vekilinin bu itirafı birkaç gün konuşulacak, tartışılacak sonra unutulup gidecek. Vurgunu yapanlar, başka bir alanda, başka bir yerde farklı bir tezgahla yollarına devam edecek.

            Bu işler bu kadar basit olmamalı. Dileyen dilediğini yapmamalı. Ve hangi yürütmenin başı olursa olsun, yönettiği kurumda dönen dolapları bu kadar rahat dile getirememeli. Sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli, hesabını vermeli.

            Yazık Kuşadası’na, çok yazık…