Kuşadası ve çevresinde yetişen Tüylü Çan çiçekleri açmaya başladı. Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın deltaya bakan güney kıyılarında sıkça rastlanan çan çiçeklerinin açmaya başlaması doğa sevenleri heyecanlandırdı. Genellikle Nisan ayının sonlarında açmaya başlayan Çan çiçekleri yine kendisi gibi nadir bir tür olan Aydın Ölmez Çiçeği’yle bir arada sadece milli parkın güneyinde görülebiliyor.
Tüylü Çan Çiçekleri, Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin kırmızı listesinde “Hassas”(Vu) kategorisinde yer aldığını söyleyen Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) başkanı Bahattin Sürücü, çiçeklerin botanik turizminde önemli bir yere sahip olabileceğini kaydetti. Sürücü “Tüylü Çan Çiçekleri, Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin kırmızı listesinde “Hassas”(Vu) kategorisinde yer almaktadır. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında mor renkleriyle görenlerin hemen ilgisini çeker. Etkileyici görüntü ve renklere sahip olan Tüylü Çan Çiçeklerinin cazibesine kapılan bazı bilinçsiz kişiler, bu endemik çiçekleri koparmakta ya da sökerek götürmektedir. Yaptığımız araştırmalarda bazı çan çiçeklerinin ertesi yıl yerinde olmadıklarını görmekteyiz. Doğanın bu harika çiçeklerine gerekli duyarlılığın gösterilmesi, koruma bilincinin geliştirilmesi ve mutlaka tanıtılarak botanik turizmine kazandırılması gerekir.
EKODSOD Başkanı Sürücü Milli Park ve çevresinde özellikle antik kentlerde sıkça Tüylü Çan Çiçeğine rastlandığını belirterek “Çan çiçeklerinin en çok görüldüğü alanlardan birisi de, Otantik Rum köyü mimarisinin en güzel örneklerinin görüldüğü, döşeme taşlı sokaklarıyla Milli Park sınırları içinde yer alan Eskidoğanbey köyü’dür.Eskidoğanbey Köyü evlerinin duvarlarında, yoldaki döşeme taşların arasında, köyün birçok yerinde Tüylü Çan Çiçeklerini görmek mümkündür.Burada yaşayanlar bu çiçeklerin ne kadar önemli bir tür olduğunun bilinciyle, onları korumaları sevindiricidir. Panionion Birliği’ne bağlı Antik İon kentlerinden biri olan Priene’nin binlerce yıllık sur duvarlarında da, Tüylü Çan Çiçekleri görülebilir”diyerek endemik bir türü görmek isteyenlerin Kuşadası’na gelmelerinin yeterli olacağını kaydetti.